27 Ağustos 2012 Pazartesi

e-kitap Meselesi - 3. Bölüm


 Cihazı aldık kitapları nereden buluyoruz sorunuza yanıt verme vakti geldi sanırım. Ama ondan önce gelelim kötü habere, tüm e-kitap okuyucular için Türkçe maalesef kolay bulunabilen bir dil değil. Türkçe içerik yasal ve yasadışı olarak sınırlı, yeni çıkan her Türkçe kitabın e-kitap’ı çıkmadığı gibi eski kitapların da çoğunun e-kitap versiyonu üretilmiyor. Özellikle idefixe.com.tr  e-kitap’lar konusunda Türkiye’de önder ama oranın desteklediği formatların Kindle formatlarına çevrimi de ekstra programlar kullanımını gerekterebiliyor. (Denemedim, denemem lazım)
  1. Yasal yoldan kitap satınalmak (İdeali cihazı aldığınız yerden cihazına uygun formatta kitap satın almak.) Amazon Kindle, Barnes & Noble ya da idefixe.com.tr’dan alınan bir e-kitap’ı belirlenmiş cihazdan farklı cihazda okuyabilmek uğraştırıyor  ve DRM özelliğini (Digital Rights Management) iptal etmeden kitabı cihazımıza kopyalayamıyoruz.
  2. Yasadışı bir şekilde torrent ya da benzeri dosya paylaşımı yapılan sitelerden yasadışı olarak kitabı kopyalamak ve okumak.  Bu durumda bir nevi korsan kitap almış oluyorsunuz. 
  3. Telif hakkı süresi dolmuş ve artık telif ücreti ödenmeyecek kitapları  bu kitapların toplandığı http://www.gutenberg.org/ sitesinden indirmek ve sonra cihazımıza kopyalamak.
Burada daha önce belirttiğim gibi Türkçe e-kitap sayısı çok az. www.idefixe.com elindeki e-kitap sayısını bugün için (27.08.2012)  4.264 adet olarak belirtiyor ki, bu sayı çok az. Yabancı dili olan, yabancı dilde kitap okuyanlar için ise böylelikle e-kitap cazibesini yitirmemekle birlikte, ben sadece Türkçe kitap okurum diyenlerin e-kitap okuyucu almadan önce bu durumu da değerlendirmesi gerekiyor.

e-kitap okuyucunuza  USB bağlantısı ile kitap aktarımı yapabilmek için http://calibre-ebook.com/ adresinden indirip bilgi alabileceğiniz Calibre isimli yazılımı tavsiye edeceğim. Yazılım ile ayrıca çeşitli e-kitap formatları arasında çevrim işlemi de çok basit bir şekilde yapılabiliyor.

Bu yazıyı hazırlamak için ayrıca aşağıdaki sitelerden de bilgi aldım:
http://ebook-reader-review.toptenreviews.com/ Kalburüstü e-kitap okuyucuların karşılaştırması
http://www.skepticalmind.com/kindle-reviews/ Farklı Kindle modelleri arasındaki karşılaştırma

e-kitap Meselesi - 2. Bölüm


Şu anda Amazon Kindle 4. Nesil, Nook Simple, Sony Reader gibi piyasanın önde gelen cihazlarında e-Mürekkep’in en son nesil  e-Ink Pearl modeli kullanılmaktadır. Bu modelin özelliği siyah ile beyaz arasında 16 farklı gri tonuna izin vermesidir. 

Fazla miktarda gri tonu siyah beyaz da olsa resimlerin daha güzel gözükmesinin yanında, harfleri tonlayarak oluşturarak daha düzgün görüntü ve daha üstün okuma deneyimi sağlar.

Bir de renkli e-Mürekkep kullanan cihazlar var. Bu teknoloji çok daha yeni ve bu teknolojiyi kullanan cihazları henüz dünya gözü ile görmedim. Renkli ekran daha çok dergi ve gazetelerde bir anlam ifade ediyor gibi duruyor ve gelişmesi için bir süre daha beklemek lazım sanırım. İleride OLED cihazlar ve renkli e-Mürekkep kullanan cihazların piyasayı domine etmesini bekliyorum, ama şu anda mevcut siyah e-Mürekkep teknolojisi hem kitapların ağırlığı ve hem de özellikleri sebebi ile kağıda basılmış kitapları yavaş yavaş piyasadan silecek kadar başarılı, fiyatlar da doğru yerden alınırsa o kadar da pahalı değil. 

Türkiye’de resmi yollarla satılan cihazların hem fiyatları çok yüksek, hem de özellik olarak burada isimlerini verdiğim cihazlardan çok gerideler. Bunun yerine resmi yollarla Türkiye’de satılmayan Amazon Kindle,  Barles & Noble’ın Nook ve Sony Reader Touch cihazlarını tavsiye edeceğim. Bu cihazların tuşlu, dokunmatik ekranlı ayrıca Wireless, 3G modelleri var. Yurtdışı satış fiyatları belli bir aralıkta sıkışmış olmakla birlikte, en ucuzu Amazon Kindle gözüküyor. Sonuçta benim de tercihim Amazon Kindle olmakla birlikte yukarıda saydığım diğer cihazlar için de kötü birşey demiyorum. Cihazların kullanabildikleri formatlar farklı olmakla birlikte, formatlar arası geçiş, doğru yazılımlar ile çok problem olmuyor. Cihazların hafızaları 1GB’dan başlıyor. 1GB size büyüklük olarak çok fazla gelmeyebilir ancak Savaş ve Barış’ın bile 3 MB civarı  olduğunu ve 1 GB ile en az 300 Savaş ve Barış’ı cihaza kopyalayabileceğinizi gözönüne alırsanız alacağınız cihazın hafızası sizin için bir seçim faktörü olmamalıdır.  

Dokunabilir ekran ile tuşlu ekran ise arada dokunmatik ekran aleyhine 20-30 $’lık bir fiyat farklı olmasına rağmen kişisel tercihe bağlı. Kitap okurken, not alıyor ya da cihazı e-kitap okuyucu olmasının yanında Internet’e erişim ve kitap ile ilgili yorum yapmak gibi işlemler için de kullanacaksanız ekranın dokunmatik olması işinize yarayacaktır. Benim için ise ekrana dokunmak ekranın daha fazla kirlenmesi ve görüntünün bozulması anlamına geleceği için tuşlarla bu işlemi yapmak daha tercih edilebilir. Ayrıca dokunmatik ekranda görüntü ile aranıza bir katman daha gireceği için görüntünün bir miktar daha kötü olması beklenirdi, ama bu konuda olumsuz bir yorum ile karşılaşmadım. 

Gelelim Wireless ya da 3G olayına. Öncelikle tüm cihazlarda Wireless özelliği var. Ayrıca cihazların üzerinde USB bağlantısı için de girişler yeralmakta. Amazon Kindle’ın Free yani ücretsiz 3G desteği olan modelleri var gözüküyor ama bu desteğin Türkiye’de ne kadar uygulanabilir olduğunu bilmiyorum. Sonuçta kafanıza estiği an kitap alıp okumak sizin için önemli ise 3G önemli. Oysa kitap okumak genelde uzun soluklu bir iş ve kitap seçimi, alımı ve okunmaya başlanması vakit alan süreç. Bu yüzden 3G hatta wireless seçim nedeni olmamalı. Wireless teknolojisi bir artı ama bu cihazların yavaş yinelenen ekranları ile ve renkli resimlerin beyaz ve siyah arasında gri tonlarında gözükmesi ve yetersiz Internet gezintisi desteği ile bu cihazlar ile Internet’te gezinmeyi ancak çok mecbur kalırsanız isteyeceğinizi düşünüyorum. Sözün kısası bu yukarıda saydığım cihazları sadece kitap okuyucu olarak düşünün ve bu şekilde kullanmak için alın ve bu şekilde kullanın. 

Bu cihazları Türkiye’den almak mesele demiştim. Ben kardeşimin şirketinin Macaristan adresini vererek bir Amazon Kindle aldım. ABD dışına gönderilen cihazları maalesef reklamlı ve bir miktar daha ucuz olan modellerden olamadığı için, posta masrafı ve Macaristan gümrük masrafı olarak bir miktar fazla para ödedim. En ucuzu, ABD’ye yerleşik bir tanıdığınız vasıtası daha ucuz olması nedeni tercihen reklamlı modelini almak ve cihazın onun tarafından Türkiye’ye getirilmesi. Bu arada cihazın Avrupa ve hatta Hindistan Amazon’unda bile satıldığını ama fiyatların ABD’ye göre yüksek olduğunu söyleyebilirim. Elektronik gereçler genel olarak ABD’deki dolar fiyatınının aynısı olarak ama Avrupa’da Euro olarak fiyatlandırılıyorlar. 

Bu arada, bu cihazların reklamlı modellerini ABD’den bir şekilde getirip satanlar var. 225 TL fiyat koymuşlar. Eğer yurtdışı bağlantınız yok ise ya da beklemek istemiyorsanız ya da satın alma ile uğraşmak istemiyorsanız ve garanti olmaması sizin için problem değil ise bu şekilde cihazı ucuz bir fiyata tedarik edebilirsiniz.

Bu arada neden bu cihaz da, Nook Simple Touch değil derseniz, sanırım Amazon ile daha önce yaptığım alışverişler Amazon Kindle’ı öne çıkarttı. Bir de daha fazla duyduğum ismi tercih etmek istemem bu seçimimde etkili oldu.

e-Kitap Meselesi - 1. Bölüm


Aslında e-Kitap meselesi derken, kastettiğim daha çok e-Kitap Okuyucusu meselesi. Marifet çünkü e-Kitap’lar da değil e-Kitap’ları okuduğumuz cihazlarda.

e-Kitap: Elektronik ortamda çeşitli formatlarda yayınlanmış basılı kitapla aynı içeriğe sahip yayınlardır ya da bilgisayarda saklı halleri ile dosyalardır. Burada çeşitli format derken bu formatın daha çok bilgisayar kullanımına uygun PDF ya da MOBI, EPUB, PRC, AZW gibi e-Kitap okuyuculara uygun formatlar olabileceğini belirtmek lazım. 

Masaüstü bilgisayarı, laptop ya da tablet, e-Kitapları okumak için ortam hazırlar, ama bu cihazlarda kullanılan LCD ekranlar sürekli refresh edildikleri  ya da Türkçesi ile yinelendikleri için, kitap okurken gözleri yorar. Bu teknolojilerin bir başka olumsuz yönü de yinelenme enerji gerektirdiği için bu cihazların enerji tüketiminin yüksek olması nedeni ile günde en az bir kez şarja ihtiyaç duymalarıdır. Bu cihazların bu eksikliğini örtmek için e-Ink ya da Türkçesi ile e-Mürekkep teknolojisi geliştirilmiştir.

Bu arada LCD teknoljisini kullanan Amazon Kindle Fire, Nook Tablet, Nook Color vb. E-Kitap okuyucular var. Ama bu cihazlar benim gözümde e-Kitap okuyucudan çok standart tablet olarak değerlendirilmeliler. Zaten Android işletim sitemi ni kullanan bu cihazların üzerine e-Kitap formatında kitapları okuyan bir yazılım yüklenmiş herhangi bir Android cihazından bir farkı bulunmamaktadır. Öte yandan bu cihazlar Android cihazların artılarını da taşımaktadır. Sözün kısası ben bu cihazlara karşı değilim ancak bu cihazların e-Kitap okuyucu olmadığını düşünüyorum. Gözleri biraz yorsa da aldığım cihaz ile kitap okumak dışında birşeyler de yapayım diyorsanız bu yazının gerisi size hitap etmiyor. Ama bu durumda bu cihazlar ile binlerce sayfa kitap okuyamayacaksınız bunu bilesiniz.

LCD ya da CRT (tüplü) ekranın (eğer kaldı ise) gözleri yormasının nedeni belli hızlarla görüntünün yinelenmek zorunda olmasıdır.  Bu, bu cihazların çalışma mantığıdır. Bu yenileme hızının yüksekliği gözün daha az yorulmasını sağlar. LCD ekranlarda bu hız 60 Hz ile 480 Hz arasında değişmekle birlikte günlük kullanımda bilgisayar monitörlerinde bu hız en fazla 100 Hz civarındadır. 100 Hz demek bir saniye içinde görüntü değişsin değişmesin görüntünün 100 kez yinelenmesi ya da ekranın 100 kez titreşmesi demektir. Aynı durum kullanmakta olduğumuz tüm tablet ve cep telefonu için de geçerlidir.  Yeni yeni yaygınlaşmaya başlanan OLED teknolojisi var. Burada yineleme hızı çok yüksek değerlere çıkabilmekte ancak OLED cihazlarda bile hız çok artmakla birlikte (teorik olarak 100.000 Hz) titreşim olacaktır. Bu arada bir not: Klasik floresan ampüller  (çubuk ya da simit şeklinde olanlar) elektrik şebekesine göre 50-60 Hz’lik hızlarla titreşirler, hatta kullanım ömürlerinin sonlarına doğru bu titreşim hızı daha da düşer (hiç titreşmese hiç sorun yok). Bu hız da bu cihazların bulunduğu ortamda ekran önünde çalışanları ya da kitap okuyanları son derece rahatsız eder ve yorar. Bu yüzden okullarda, ofislerde, görme duyusunun yoğun bir şekilde kullanıldığı ortamlarda, ya da benim için heryerde, bu ampüller kullanılmamalıdır. Bu ampüllerin kullanımı, özellikle kullanım ömrünün sonuna yaklaşılmış ise size mesai  ya da okul sonrası yorgunluk olarak dönecektir. Klasik ampuller ya da yeni nesil tasarruflu ampüllerde böyle bir problem bulunmamaktadır.

e-Mürekkep nedir: Demir tozları  ve mıknatıslı kalemden oluşan oyuncak tahtaları görmüşsünüzdür. Görmemişseniz linki: http://www.alibaba.com/product-gs/540693294/Reusable_Kids_Magnetic_Board.html Bu tahtalarda içlerinde demir tozu bulunan küçük hücreler yeralır ve mıknatıslı kalem ile yüzeye yaklaşıldığında (dokunmak şart değil)  demir tozu yüzeye çıkarak noktayı, kalem hareket ettikçe çizgiyi oluşturur. Aslında e-Mürekkep dediğimiz teknoloji basitçe bu teknolojinin geliştirilmiş halidir. http://en.wikipedia.org/wiki/E-ink
 
e-Mürekkep teknolojisinin artısı görüntünün herhangi bir ışık kaynağı tarafından aydınlatılmadan oluşması ve bu nedenle titrememesi ve sadece sayfa değişimlerinde yani minimum seviyede enerji tüketmesidir.  Görüntünün titrememesi kitapları okuduğumuz kağıta en benzer çözümü ortaya çıkartır. Bu yüzlerce sayfalık kitapları gözümüz ile ilgili hiçbir sıkıntı yaşamadan sorunsuz okuyabilmemiz ve tüm kütüphanemizi kağıttan kitap okuma zevkinden mahrum olmadan yanımızda taşıyabilmemiz anlamına gelir. Çok kitap okuyan biriyseniz tatile götüreceğiniz 4-5 kitap yerine bir e-Kitap okuyucu ile taşıyacağınız ağırlığı hatırı sayılır ölçüde azaltabilirsiniz. E-Mürekkep teknolojisinin bir başka artısı da güneşli ortamlarda parlama yapmamasıdır. Bu sayede güneş altında sorunsuz olarak cihazı kullanabilirsiniz – bu tüm LCD ekranların (laptop, tablet vb) problemidir -. Ama daha önce belirttiğim gibi cihazların arkasında bir ışık kaynağı olmaması nedeni ile gece yatakta ya da daha genel olarak karanlık ortamda e-Mürekkep kullanan e-Kitap cihazları okunamaz. Sözün kısası yatakta kitap okurken başucu lambanızı açmak zorundasınız ki bu göz sağlığı açısından karanlıkta tablet ya da laptop kullanmakla karşılaştırılamayacak kadar iyi bir çözümdür.
 

19 Ağustos 2012 Pazar

Fifty Shades of Grey

Bu seriyi okudum. Dünya çapında 40 milyon adet satış rakamına ulaşan, Amazon listesinde 155 gündür ilk sıralarda olan bir kitap serisine kayıtsız kalmak istemedim. Yakında bu seri Türkçe'ye çevrilip yayınlanacak, yayınlanmadan önce gazetelerde yorumlar okuyacaksınız - hatta şu ana kadar birkaç yorum yayınlandı bile - ama, bu seriyi bir de benden okuyun.

Kitaplar (3 kitaptan oluşan, ama tekrarları ve gereksiz uzatmaları çıkartırsak en fazla 1 kitap sürecek bir seri) 2 çocuklu bir ev kadını tarafından yazılmış. Yola çıktığında muhtemelen buralara geleceğini hayal bile edemezdi.Ama seks satar denir ya bu her zaman doğru olmasa da yazar, kendi bakış açısı ile hitap ettiği kitleye istediklerini vermiş ve sonuç olarak başarılı olmuş ya da maddi açıdan köşeyi dönmüş gözüküyor.

Kitapların çıkış noktası Twilight'mış. İzlemediğim ve bilmediğim bir seri. Aslında karakterlerin isimlendirmesi bile ilk başta Twilight'ın kahramanlarının adları ile yapılmış, ama sonra kitap Twilight evreninden ayrılarak kendi yolunu bulmuş.

Yapılan araştırmaya göre kitapları okuyanlar genelde 30 yaş üstü evli kadınlarmış. Bu da serinin "Anne Pornosu" diye adlandırılması sonucunu doğurmuş.

Gelelim kitaplar ile ilgili detaylara: Seks satar derken, kitapları farklı kılan bir aşk hikayesi üzerine erotik hatta porno öğelerin eklenmesi ve bunun konunun nezaketi gözönüne alınarak çok kibar bir şekilde yapılması. Yazarın kadın olması içindeki BDSM Bondage, Discipline, Sadism, Masochism (Bağlanma, disiplin, sadizm, mazoşizm) öğelerine rağmen dilinin kaba olmaması kısacası kadın ağzıyla yazılması sonucunu doğuruyor. Bu da yazarın hitap ettiği kitleye (30 yaş üstü evli kadınlar), cinsel içeriği istedikleri gibi yumuşatarak vermesi anlamına geliyor. Serinin evlilikleri filan kurtardığından bahsediliyor. Erkek gözü ile ben kitaların evlilik kurtaracak yanını göremedim. Evet cinsel, erotik ya da hatta porno olarak sınıflandırılacak öğeler kitaplarda bolca var bu doğru ama bu öğelerin kitapların akışına herhangi bir katkısı yok. Erotik ya da porno öğeleri kitapların dışına çıkartmanızın serinin tek kitaba inmesi ve belki de (aslında kesinlikle) satışlarının düşmesi dışında kitapların ana konusuna hiçbir tesiri olmaz. Çıkartılan kısımlar ise ayrıca basılır ise bayağı (kaba anlamında) bir metin ortaya çıkar ve bu metin yine hiç satmaz. Serilerin başarısı bu harmanı düzgün tutturmuş olmasından geliyor sözün kısası.

Bu arada kitaplar ile ilgili olarak dikkatimi çeken bir başka nokta da seride bir nevi zenginlik istismarı olması. Hani denir ya b.. gibi param olsa şunu yaparım diye, kitaplarda bunu bol bol okuyorsunuz. Bu nedenle seriye bu yönü ile bir nevi zenginlik pornosu da diyebiliriz. 30 yaş üstü evli kadınlar herhalde hikayenin kahramanı ile kendilerini özleştirerek zengin olurlarsa ne yapabileceklerini düşünüyorlardır.

Kitaplar son derece klişe bir hikayeyi, yukarıda da belirttiğim gibi erotik ve porno öğeler ile süsleyerek anlatıyor. Konu karakterlerin aslında detaylı bir analizini gerektirse de, düşününce aslında böyle bir analizin hiç yapılmadığını ve karakterlerin kitaplar boyunca adeta savrulup gittiğini farkediyorsunuz.

Ben bu yapaylığı daha önce Dan Brown'ın kitaplarında hissetmiştim. Şimdi de bu kitaplarda da fazlasıyla hissettim. Dan Brown'ın karakterlerini yüzeysel anlatmasında aslında çok da sıkıntı yoktu. Konu bunu çok da gerektirmiyordu. Ama karakterlerde daha derine inmek, eğer erotik ya da porno olmak dışında bu kitaplar için birşey söylenecek ise şarttı. Bu seriden çok hareketli film ya da filmler çıkar ve çok izlenir. Doğru. Ama bu sanat mı sanmıyorum.

Neyse serinin kısa bir özetini geçeyim. Spoiler dedim ama Türkçe ne yazabilirim, ne uygun düşer bilemedim. Önerileriniz?

Spoiler --------------------------------------

Kahramanız üniversiteden yeni mezun olacak olan bir kız ve daha önce bir iki kez erkeklerle öpüşmek dışında hiçbir ciddi ilişkisi olmamış.. 22 yaşında. Güzel ama çarpıcı bir güzelliği yok ve kızımız güzel olduğunun da çok da farkında değil. Bu arada kitap ilerledikçe aslında kitaptaki hemen her erkeğin kızımıza aşık olduğu ortaya çıkacak.. Neyse konuya dönelim: Kahramanımız, ev arkadaşının rahatsızlığı nedeni ile onun yerine 27 yaşında milyarder olmuş (serveti aileden gelmiyor, adam mükemmel bir işadamı) bir işadamı ile röportaj yapmak zorunda kalıyor. Sonra olay aşk hikayesine dönüyor, erotik, hatta porno öğeler ile kitaplar zenginleştiriliyor. İşadamımızın sıradışı cinsel eğilimi (BDSM) ile kitaplar ilerlemeye başlıyor. İşadamının zenginliğine rağmen çocukluğundan kaynaklanan problemlerinin çözümü ile ve bir miktar gereksiz, lüzumsuz, Rocky 3 gibi unutulması gereken polisiye bir hikaye ile seri nihayetleniyor.

Bu arada 27 yaşındaki bu işadamının nasıl bu kadar zengin olabildiği seri boyunca hiç açıklanmıyor. Ya da aslında adamın kıza, kızın neden adama aşık olduğunu da anlamıyorsunuz. En azından ben anlamadım. Anlayan olur ise ileride yorumlara ekler. Tartışırız.

Kitabın söylemek istediği basitçe şu: Erkek temelli cinsellik ile kadın temelli cinsellik arasında çok fark vardır. Her iki taraf da birbirlerinin isteklerine belli sınırlar dahilinde teslim olur ise cinsellik ve evlilik hayatı ideal hale gelir. Bu ABD'deki kadınların evlilik hayatını kurtarıyor ise ne ala...

Spoiler bitti ---------------------------------

Son söz: Çok bol boş vaktiniz var ise 30 yaş üstü evli bir kadınsanız (hedef kitle olmanız nedeni ile), belki ilginizi çeker. En azından kitapları tek tek alın, topluca alırsanız tamamlamayacağınız bir seri için para ödemiş olursunuz.

Türkçe çevirmene not: Kitaptaki kimi özel cinsel içerikli İngilizce terimleri nasıl Türkçeleştireceğini merakla bekliyorum.

Bu arada konu ile ilgili okuduğum Türkçe bir blog linkini paylaşmak istiyorum: http://www.yazarkafe.com/icerik/400618/50-shades-of-grey-cilginligina-da-soktum-burnumu.htm



18 Ağustos 2012 Cumartesi

1Q84

Haruki Murakami'nin okuduğum ilk kitabı, ama okuduğum son kitabı olmayacak. Öncelikle şunu söyleyim kitabın Türkçe çevirisini değil İngilizce çevirisini okudum. Türkçe çevirisi için güzel şeyler duydum, bununla birlikte arada üçüncü bir dil olmadan kitabın Türkçe'ye çevrilmiş olması da çok büyük bir artı. Ama kitabın büyüklüğüne rağmen, tek cilde sığdırılmak istenmesi ve sonuçta adeta okunulamaz halde basılıp, ciltlenmesi bu kitabın şansızlığıdır. Umarım ileride birden fazla cild halinde ve daha okunabilir bir şekilde kitap yeniden basılır. NOT: Bu arada kitabın 3 farklı kitap halinde tasarlanıp, kimi ülkelerde bu şekilde basıldığını da hatırlatayım.

1Q84, fantastik bir dünyada geçen bir aşk hikayesini anlatıyor. Kitap uzunluğuna rağmen akıcılığını yitirmiyor ve kendini kimi vakit adeta zorla okutturuyor. Başka yerlerde okuyacaksınız ama 1Q84, Orwell'in büyük eseri 1984'e çağrıştırma yapması için verilmiş bir isim. Japonca Q harfi ile 9 rakamı ya aynı ya da çok benzer bir şekilde yazıldığı için 9 rakamı yerine Q harfi konularak bu isim oluşturulmuş. Kitap 1984'te anlatılan yeniden yazılan ya da değişen geçmiş ya da gerçekler kavramını da kullandığı için bu yönü ile de adını hakkediyor.

1984 dışında, Fringe isimli diziyi izliyorsanız, kitap ile dizi arasında da yine birçok ortak noktalar yakalayacaksınız. Birbirlerinden esinlenme olduğunu değil ama paralel olarak aynı kavramları geliştirdiklerini düşünüyorum. Sonuçta 1Q84 bilim kurgu değil, fantastik bir kitap, sizi içine soktuğu evrenden çok karakterleri anlatan bir kitap.

Kitabın konusuna ve içerdiği olaylara girmek istemiyorum, basit bir özetini bulmak çok da zor olmasa gerek; ama diyeceğim fantastik kitaplardan hoşlanıyorsanız, kitabın ana temasında ve yan temalarında anlatılan farklı öyküler hoşunuza gidecektir. Japon kültürü ve Japon tuhaflıkları da sizin için ilginç bir konu ise bu da sizin için bir artı olacaktır. Sonuçta usta işi, başarılı bir kitap.

Kitap bittiğinizde kafanız biraz karışmış olacak ki, bu da aslında çok da kötü birşey değil. :-)